Yeni çağın öğrenme modeli

[tds_leads title_text="Yeni yazılar e-postana gelsin istiyorsan abone olabilirsin." input_placeholder="E-posta adresiniz" btn_horiz_align="content-horiz-center" pp_checkbox="yes" pp_msg="U2l0ZSUyMGt1bGxhbiVDNCVCMW0lMjBrbyVDNSU5RnVsbGFyJUM0JUIxbiVDNCVCMSUyMCUzQ2ElMjBocmVmJTNEJTIyJTIzJTIyJTNFb2t1ZHVtJTNDJTJGYSUzRS4=" btn_text="Abone Ol"]

Her çağın kendine has dinamikleri mevcut… Öğrenme modelleri de bu dinamiklere göre şekil alıyor. Yeni çağın öğrenme modeli ise; yaşam boyu öğrenmek. Peki yaşam boyu öğrenme modeli bizlere ne kazandırır?

Bu çağın öğrencileri, yaşam boyu öğrenen profesyoneller

Üniversiteden mezun olalı yıllar olmuş olabilir, ancak öğrenmekten uzak kalmamalı. Yaşam boyu öğrenim başarının sırrı. İş yapma biçimleri değiştiği gibi, öğrenme biçimleri de değişiyor Birçoğumuz üniversitede okuduğumuz alanın dışında işlerde çalışıyoruz. Yaptığımız iş ve üniversite diplomamız birbirini tutsa bile, mezuniyetten yıllar sonra değişen şartlara ve ilerleyen sistemlere ayak uydurabilmemiz için kendimizi geliştirmemiz ve bilgilerimizi güncellememiz gerekli. Sektör dergilerini takip etmek, mesleki araştırmaları okumak profesyonel yaşamımızda olup bitenlerden haberdar olmamızı sağlamakta. Ancak birçoğumuz bir adım daha ileri giderek kurslara yazılarak, yeni yetenekler edinerek veya işte kullanabileceğimiz yeni teknolojilerle ilgili eğitim alarak yaşam boyu öğrenmeyi sürdürüyoruz. Öğrenmenin yaşı yok… Bugünün teknolojileriyle beraber mekânı ve zamanı da yok…

İş yapma biçimleri değiştiği gibi, öğrenme biçimleri de değişiyor. İlle de fiziksel olarak okula gidip gelmemiz gerekmiyor, kâğıt kalemin hatta sıra, kürsü ve sınıfın yerini de bilgisayarlar, mobil teknolojiler almış durumda. Yeni şeyler öğrenmek istiyorsanız, önünüzde engeller yok. Tam aksine, hedefinize ulaşmanız için farklı farklı yollar var.

Modern sınıflar nerede?

Eskiden sınıf denildiğinde aklımıza bir kara tahta, bir öğretmen masası ve tam karşısında nizami bir şekilde dizilmiş öğrencilerin sıraları gelirdi. Bugün modern sınıflarda akıllı tahtalar, öğrencilerin öğretmene yakın olmasını sağlayan U şeklinde dizilmiş sıralar var. Tabii bugün sınıf ille de fiziksel bir yer olmak zorunda da değil. Birçok öğrenci uzaktan üniversiteye gidiyor, ancak mecburi ise sınavdan sınava sınıf ortamında bulunuyor. Teknolojinin gelişimi ve yaygınlaşması sayesinde öğrenme, mekan kısıtlamasını aştı ve internet erişimi dâhilinde her yerden, her zaman farklı araçlarla ulaşılabilen bir hal aldı.

Profesyonel eğitim yenilendi

Modern işyerinde uygulanan eğitimler de bu serbest eğitim trendlerinden payına düşeni aldı. Tasarım, uygulama yazılımı gibi konularda sanal dersler başlatıldı. Bazı şirketlerde büyük bir hevesle, trendlere kapılarak uygulanan bu profesyonel gelişim kursları katılımın azlığı, bütçelerin kısıtlanması veya katılanlara sağlanan yararların olumsuz değerlendirilmesiyle rafa kaldırıldı.

Öğrenme ortamı soyutlaştıkça, programının içeriği, niteliği ve katılımcılara sağlayacağı yararlar konusunda soru işaretleri de artmakta. Sanal eğitimler ölçümlenebilmeli, getirileri belli standartlarla karşılaştırılarak değerlendirilebilmeli. Sanal derslerin ve sınıfl arın optimum yararı sağlayabilmesi için kurumsal eğitim politikalarının içine dahil edilmesi ve İK departmanı tarafından sıkı takip edilmesi gerekli. Eğitimlerin kalitesi ve iş yaşamına uygulanabilirliği konusunda tüm departmanlardan geri bildirim alınmalı. Sanal eğitimlerin verdiği esneklikten yararlanılmalı ve öğrenenin ihtiyaçlarına yönelik programlar çalışanın profesyonel gelişimine katkı sağlamalı.

Ne zaman öğrenmeli? Eğitime değer veren profesyoneller için bu sorunun cevabı ‘her zaman’ olabilir ancak doğru cevabı kişi kendi için belirlemelidir. Beynimiz o kadar çok bilgi girişini işleme alır ki, çok yoğun olduğu dönemlerde aynı konsantrasyonla yeni verilere yer açamaz. Öğrenme için özel bir çaba, zaman, istek ve özveriye gerek vardır. Öğrenmenin zamanlaması ve etapları titizlikle planlanmalıdır.

Nerede, ne zaman ve nasıl öğrenmeli?

Tek bir cevap olmadığı gibi, bu sorunun cevabı kişiden kişiye ciddi farklılıklar göstermektedir. Profesyonelin öğrenme ihtiyaçları, öğrenme ortamı ve araçlarıyla ilgili tercihleri, eğitimin sıklığı ve yoğunluğu, kişinin karakteri, iş yoğunluğu hatta aile yaşamı dâhil birçok faktörün sentezlenmesiyle ortaya çıkar. Her bir faktör kişiden kişiye değiştiği gibi, her profesyonelin eğitim programı farklı olacaktır.

Eğitim sadece eksikleri tamamlamakla kalmaz, iş bulmanın oldukça zor olduğu durumlarda yeni yeti edinmeye ve kişinin karşısına çıkabilecek daha iyi iş fırsatlarını değerlendirmesine olanak sağlar.

Öğrenmek artık üniversiteye gitmek, bir kursa yazılmak ya da yükseköğrenim programına yazılmak gibi belirli etiketlerle ve zaman dilimleriyle kısıtlı değildir. Bilakis, kişinin bir dersten bir derse geçerek kendini geliştirmesini sağlayacak, odaklanmış kısa zamanlı birçok alternatifl e doludur. Kritik düşünme yeteneğimizi keskinleştirmek, yaratıcılık, analitik algılama ve liderlik gibi alanlarda kendimizi hep ileriye taşımak için kendi kendimize gerçekleştirebileceğimiz en önemli şey de budur. Sürekli öğrenmek, bilgi ve yeteneklerimize yenilerini katmak…

İş yoğunluğumda öğrenmeye hiç zamanım yok…

İsterseniz her şeye zaman ayırabilirsiniz. Önce bir eğitim planı yapın. Kişisel ve profesyonel hedeflerinizi yazın ve bu hedefleri gerçekçi bir zamanlama içerisine yedirin. Her ay üç kuruş parayı bir kenara koymak gibi, minik zaman dilimlerini kendinize ufak bonuslar olarak verin. İşe, hep öğrenmek istediğiniz, keyif aldığınız bir konuyla başlayın. Öğrenmenin farklı zaman dilimlerinde, formatlarda ve seviyede olacağının farkında olun. Kitap okumak, seminerlere, koçluk programlarına veya network etkinliklerine katılmak gibi birçok öğrenme yolu bulunabilir.

MODERN PROFESYONEL NERELERDE ÖĞRENİYOR?

Öğrenme ortamı klasik tarifi içerisinde, sınıf,laboratuvar, doğa gibi fiziksel alan, çevre ve kültürleri kapsamaktaydı. Oysa bugün çoklu mekânlardan söz ediliyor. Farklı teknolojiler aracılığıyla ulaşılan öğrenim, ister bilgisayardan ister akıllı telefondan veya tabletten olsun, kişinin konsantre olabileceği her ortamdan tamamlanabiliyor. Yani, sanal sınıflara dâhil olarak öğrenim görenlerin fiziksel olarak nerede öğrendiklerinden çok, hangi teknoloji kanalıyla öğretilenlere ulaştıkları önemli. Günümüz öğrenim kanallarını inceleyecek olursak, karşımıza şöyle bir liste çıkıyor:

Sınıfta: Sınıf en alışılagelmiş eğitimci-öğrencinin yüz yüze geldiği fiziksel olarak ders için toplanılan yer. Genellikle bir öğretmen ve birden fazla öğrencinin bulunduğu ortamda basılmış ders notları, slayt sunumları ve çeşitli öğrenim teknolojileri gibi birden fazla kaynağın kullanıldığı yaygın olarak görülüyor.

Bilgisayar: Sanal öğrenmede en önemli kaynak bilgisayar. Sanal sınıflarda öğrenilen ders içeriği bilgisayar yoluyla öğrencilere ulaşıyor. Her bir öğrenci birbirinden ayrı olarak dersi dinliyor, ortak projelerin dersin bir parçası olduğu durumlarda gene bilgisayar ortamından öğrenciler belirli saatlerde buluşarak fikir alışverişi yapıyor ve görevleri delege ederek beraber çalışma imkânı buluyorlar.

Bu tür çalışmalara en güzel örnek son dönemde hızla sayıları artan ve prestijli üniversitelerin öğretim üyelerinin verdiği MOOC (Massive Open Online Course-Toplu Açık İnternet Bazlı Kurslar) kursları. Bu kurslarda öğrencilerden biri, Türkiye’den diğeri Avrupa’dan bir diğeri Afrika’dan bir başkası Uzak Doğu’dan beraber bir proje yapabiliyorlar. Saat farklarını da göz önünde bulundurarak ortak bir saatte buluşup proje üzerine beyin fırtınası yapıp planlamadan uygulamaya, tasarımdan kodlamaya her türlü proje etabını dört bir yandan ele alıyorlar. Uluslararası projelerin en güzel yanı farklı kültürlerin farklı çözümler üretmesi, saat farkının avantajını kullanarak her bir zaman diliminden yararlanma ve kendi alanında başarılı, kendini geliştirmeye açık yepyeni insanlarla tanışma imkânı sunması oluyor.

Mobil araçlarda: Aynı sanal sınıf deneyimleri uygulamalar sayesinde akıllı telefon ve tabletlere taşındığında mobil öğrenme söz konusu oluyor. Gene mekândan bağımsız öğrenme gerçekleşiyor.

İşte iş öğrenme: İşte iş öğrenme en pratik yöntemdir. İş işi yaparken öğrenilir. Bazı şirketlerde deneyimli biri yeni birine iş öğretsin diye mentor olarak atanır, çoğu şirkette ise kişi deneyimli çalışanların gözetiminde yeni yetiler ve bilgiler kazanır. Pratik bilgiler teorinin önündedir. Aynı şekilde kullanılan kaynaklar ve araçları da kişi gerektikçe öğrenir. Bu tür eğitimin güzelliği öğrenilen her bilginin pratiğe dayanmasıdır. Bu sayede, kişi gerçekten işine yarayacak konuları öğrenir, işinde kullanır, zaman kaybı veya gereksiz bilgilerin öğrenilmesi gibi endişelere yer yoktur.

ÖĞRENMEK KAZANDIRIR…

Eğitimi bir öncelik olarak belirleyen çalışanların birçok kazanımları olacaktır. Bunların en başında:

►Endüstri trendleri ve gelişmelerine hâkim olmak;
►Problemleri belirlemek ve çözüm üretmek için güçlü bir bilgi birikimine sahip olmak;
►Zihninizi taze tutmak ve öğrenerek ilham almak;
►Kendinize güveninizi arttırmak;
►Değişen pazar şartlarına, piyasadaki iniş çıkışlara dayanıklı olmak – ekonomi durgun olsa bile, aranan bir profesyonel olmak gelir. Bu kazanımları da göz önünde bulundurduktan sonra, kendinize soracağınız soru şu olmalı: Ne zaman, ne öğrenmeye başlıyorum?

Kaynak: http://www.dunya.com

İçerik kategorisi

Benzer İçerikler